Son albümlerinde ölesiye severek dinlediğimiz şarkıların yaratıcılarından Frusciante'nin olmaması belki bir eksiklik olacaktı fakat sonrasında izlenen konser videolarından belliydi her şeye rağmen iyi olacağı. Zaten benimle birlikte gelen kişilere de sürekli aktardığım gibi, adamlar, bir Madonna, bir Michael Jackson tarzı show adamı değiller. Öyle uçan kaçan hareketler de olmayacaktı. Müziklerini ana amacım olarak belirleyip gidiyordum sadece. Bu anlamda hiçbir hayal kırıklığı yaşamadan ayrılacağım hemen hemen kesindi ve nitekim de öyle oldu. Belki bu işlerden başkaları kadar anlamamdan kaynaklı, belki adamları çok sevdiğimden kaynaklı fakat bence inanılmaz bir konser oldu. Adamların 50 yaşına geldiklerine inanmak gerçekten zor.
Tüm organizasyon saçmalığını da içine katarak bir kere daha olsa yine gözüm kapalı giderim diyor ve detaylara geçiyorum:
- Gitmeden ipoduma doldururken düşündüğüm gibi, bize yakın bir coğrafyada bulunan Yunanistan'daki setlist çaldılar. Belki bir Otherside ya da Snow bekliyordum fakat ikinci sırada gelen Can't Stop ile olay rengini verdi. Biraz üzüldüm belki fakat 5 saniye sürmedi diyebilirim.
- Belki konserlerini daha önce çok izlemememden kaynaklı fakat Dosed'un girişini çaldıklarında içimde kelebekler uçuştu fakat sonra öğrendim ki konserlerinde zaten bu şekilde ucundan koklatıp çalmıyorlarmış. Olsun, Under The Bridge de benim için oldukça kafi oldu:)
- Josh Klinghoffer, Türk bayraklı tshirt'ü ile gönülleri fethetti. Bence oldukça da başarılı çaldı fakat özellikle Californication solosunda Frusciante'ninkileri hatırlayınca oldukça vasat geldi diyebilirim. Onun dışında adam 10 numara çaldı. Özellikle kırık ayakla bile ayağa kalkıp eşlik etmeye çalışması, bis için sahnenin yarısına koltuk değnekleriyle gelip onları atarak yerine geçmesi falan inanılmazdı.
- Flea'nın görüntü yakından 80 yaşında gibi fakat adam yemin ediyorum benden genç durumda; o amuda kalkma nedir arkadaş, bas performansına zaten bi lafım yok. Zaten konserde iletişim konusunda zayıf olan Anthony yerine grubun kitle ile yegane iletişimini sağlayan kişi konumundaydı. Ezan ile ilgili söyledikleriyle seyirciyi bir kere daha coşturdu.
- İlhan Erşahin ise bonusumuz oldu. Fakat kendi adıma söyleyeyim, sahnede o kişiler varken hiçbir şekilde dikkatimi çekemedi. Zaten bence oldukça tutuktu da.
- Hemen hemen herkes ses sistemine laf etmiş fakat ben hiçbir problem hissetmedim. Can't Stop'un başlarında basların fazla gelmesi ile ilgili bir ayar çekildi gibi geldi bana, zira ondan sonra tertemizdi ses. Bilemiyorum belki de kulağım alıştı o an. Ama konseri, fazladan bir hoparlör seti olan sol taraftan izlemek oldukça akıllıca bir tercih oldu diyebilirim. Kendi çektiğim intro videosu aşağıda (Kolona çok yakın olduğum için ses kötü fakat maksat ortam gözüksün.)
- Çoğu kişi aşırı kalabalıktan ve sahneyi görememekten yakınmış. Açıkçası izlediğimiz yerden, 1.60'lık kız arkadaşım da oldukça rahat bir şekilde sahneyi izledi. Hatta iyi bir açı yakalamak için önümüze 1-2 metrelik boşluk bile açabildik. Tüm bunlar için sahneyi ortadan değil de biraz kenardan görmeyi tercih ettik tabi bu arada.
- Ekranlar ve o ekranların kullanımı ise inanılmazdı. Adamlar her bir şarkı için canlı canlı klip çektiler. Sahneye uzak olanlar için konulan ekranlar yetersiz denmiş bilemeyeceğim fakat uzun boylu bir insan olarak diyebilirim ki sahnenin yüksekliği biraz fazla gibiydi.
- Seyirci biraz zayıf gibi geldi bana, belki de herkesin bildiği ya da söylemek istediği şarkıların çalınmamasından kaynaklı fakat malum şarkılarda vaziyet oldukça iyiydi.
- Gelelim organizasyona... İstanbul trafiği sağolsun zaten konser alanına gelmemiz zaman aldı. Sonrasında ucu gözükmeyen bir kuyruk vardı kategori 1 için. O kuyrığun başındaki az kalabalık ise kuyruk beklemeden içeri giriyordu, direkt olarak aynısını yaptık valla, bu konseri riske atamazdım. Bekleyenler neden bekliyordu onu da anlamış değilim hala.
- İçeride felaket bir tuvalet kuyruğu vardı. Hayır alkol satılmadan vaziyet böyle ise satılsa ne olurdu orada düşünemiyorum bile.
- Çıkıştan bahsetmek istemiyorum bile. Muhtemelen hayatımda RCHP'yi bir kez göreceğim diye tadını çıkarıp bitinceye kadar gitmek istemedim. Sonrasında haliyle izdihamda kaldık. Konser alanından, istiflenmiş balık modunda çıktıktan sonra geçmeyen otobüsler, dolu dolmuşlar, geçmeyen taksiler, geçip de durmayan taksiler eşliğinde farklı farklı yönlere yürüyüp durduktan sonra 23:40'da biten konserden tam bir buçuk saat sonra bir taksi bulabildik. Ankara otobüsünü kaçırmamak için Beşiktaş'tan Kavacık'a taksiyle geçtik vs. hatırlamak bile istemiyorum, bahsettikleri ringler falan neredeydi gerçekten merak ediyorum. Hayır zaten mekanın o kadar insanı kaldırmayacağı belli, bari çıkış için bir düzenleme yap. O konserin sonu böyle olmamalıydı gerçekten.
Herşeyi bir kenara bırakırsak, hayatımdaki en keyifli anlardan bir tanesiydi. En rezalet anlarıyla yine olacak deseler yine giderim. Californication ve By The Way'i canlı canlı dinlemek... Gerçekten anlatılmaz yaşanır bir duyguymuş. Yine beklediğim isimler var, yine gelecekler, yine izlemeye gideceğim fakat bende aynı etkiyi yaratırlar mı emin değilim. Harika konseriniz için tekrar teşekkürler, umarım hala bu enerjiye sahipken sizi bir kez daha görme imkanım olur...
( rhcp, red hot chili peppers, istanbul, türkiye, santralistanbul, pozitif, californication, by the way, flea, ilhan erşahin )
( rhcp, red hot chili peppers, istanbul, türkiye, santralistanbul, pozitif, californication, by the way, flea, ilhan erşahin )