16 Nisan 2015 Perşembe

Furious 7 ve Hızlı ve Öfkeli Serisi


Çoğu kaliteli dediğimiz film, sonrasında gelen devam serileri yüzünden eski değerini kaybeder, eleştiri bombardımanına tutulur. 8. 9. serisi çekilen filmlerle ilk başta ben makara yaparım ama bu seriye toz konduramıyorum ne yazık ki. Geçtiğimiz gün, Hızlı ve Öfkeli serisinin 7. filmi olan Furious 7'yi IMAX'de izleme imkanım oldu ve kritiğini yapmak da farz oldu. (Spoiler içermesi yüksek ihtimal bir yazı olacak baştan uyarayım :)

Aslında bu genel olarak Hızlı ve Öfkeli serisinin bir kritiği olacak fakat önce 7. filmden başlayalım. Film, bir önceki filmde ekibin hakladığı Owen Shaw'un abisi olan Deckard Shaw'un ortaya çıkıp, kardeşine zarar verenlere zarar verme çabası üzerine kurulu bir senaryoya sahip. Deckard Shaw, kardeşine zarar veren Toretto ve ekibini öldürmeye çalışmaktadır. Kendisini ailesini korumaya adamış olan Toretto, ekibini yeniden toplar. Gizli servis ile yaptığı anlaşma neticesinde, Deckard Shaw'u yakalayabilmek için God's Eye adında bir sistem oluşturmuş olan bir Hacker'ı yakalamaya çalışır.

Hızlı ve Öfkeli serisi, 4. filmden itibaren otomobil odaklı bir seriden, aksiyon odaklı bir seriye dönüşmeye başlamıştı. Bu filmde ise bu dönüşüm tamamen gerçekleşmiş. Arabalar, yalnızca takip ve kaçış için kullanılan birer araç haline gelmiş ve ilk filmde Toyota Supra ile Ferrari'ye toz yutturan ekip artık Ferrari kullanmaya da başlamış:). Bu film, bir çok kişiye göre abartılı, klişe ve fiziksel olarak imkansız sayılabilecek aksiyon sahneleri barındırıyor. Uçurumdan düşen otobüsten atlama sahnesi, helikoptere araba ile çarpma sahnesi, iki arabanın yan yana gelip bir camdan diğerine birisinin geçmesi, uçurumlardan düşen arabalardan sağ çıkan insanlar ve daha niceleri. Mantık hataları içeren ve "yok artık" dedirten,  Hobbs'un bicepsleriyle kolundaki alçıyı parçalaması:), Letty'nin, Toretto'ya kalp masajı yapan Brian'ı ittirip "çekil lan şurdan" edalarıyla Toretto'yu kucağına alıp sözleriyle onu hayata döndürmesi gibi sahneler de ben dahil bir çok insana komik gelmiştir. Abu Dhabi'deki lük rezidansın önüne sırayla lüks arabalarla gelip Ocean Eleven'dan çıkma bir sahneyle arabalardan iniş kısmı da komikti ne yalan atayım. Fakat bazı film serileri insanı o kadar içine çeker ki, yeni gelen filmlerini heyecanla beklersiniz ve çok çok çok saçma değil ise o filmi öyle ya da böyle seversiniz. Bu seri benim için böyle serilerden birisi ve bence 1. ve 2. filmden sonraki en iyi Hızlı ve Öfkeli filmi olmuş diyebilirim.


Toretto, her zamankinden daha ön planda tutulmuş. Filmi üç ana başlığa böldüğümüzde aksiyon, aile ve Paul Walker diyebiliriz. Vin Diesel buradaki aile kısmının baş aktörlerinden. Serinin ilk filminden bu yana tek amacı ailesini ve ekibini bir arada tutabilmek ve bunun için elinden geleni yapmasıdır. Bu nedenle daha ilk filmden itibaren insan kendini o ailenin bir parçası gibi hissediyor. O evin bahçesindeki barbekü partilerini sanki onlarla beraber yapıyorsunuz. Bu nedenle filmde insanı en yaralayan sahnelerden birisi o evin havaya uçması oluyor. Yine aile kavramı kısmında yer alan Letty ise filmin bu sefer en gereksiz karakteri olmuş. Bir anda "Benim kendimi bulmam lazım" diye çıkıp gitmesi, sonra bir anda "Ben geldim" diye ortaya çıkması falan çok kötü olmuş. Ayrıca Michelle Rodriguez'e romantik sayılabilecek roller gitmiyor arkadaş. Bu kadın helikopter uçurmalı, silah kullanmalı, araba sürmeli falan. Her karaktere tek tek değinmeyeceğim fakat ilk defa kötü adam rolünde izlediğim Jason Statham bence rolünün hakkını fazlasıyla vermiş ve filme cuk oturmuş. Onun içinde olduğu dövüş sahnelerini nefessiz seyrettim. Zaten görünüşe göre bir devam filmi daha gelir ve konu Statham'ın karakteri etrafında döner gibi. Bu filmdeki en keyifli anlar ise şüphesiz Tyrese Gibson'un şaklabanlıkları ve Dwayne Johnson'ın o cüsseyle yaptığı türlü komikliklerdi.

Filmde, serinin eski filmlerine oldukça fazla atıf vardı ve bir şekilde eski filmlere bağlamışlar bu filmi ki benim çok hoşuma gitti o durum. Filmin ortalarında bir anda "Tokyo Drift" müziği eşliğinde Japonya'ya geçilmesi ve 3. filmden sahnelerin yeniden izletilip bu filmde kronolojik olarak bağlanması muazzam olmuş. Han'ın ölüşünü bize yeniden yaşatarak 3. filmi kronolojik olarak 6. sıraya çıkarmışlar aslında. İlk filmden kalan ton balıklı sandviç muhabbeti ve diğer replikler güzel bir nostalji yaşattı. Sadece replikler değil, arabayı tırın altında sürmek, hareket halindeki tıra müdahale etmek gibi eski filmlerden gelen bir çok sahne de, daha iyi bir şekilde tekrarlanmış. Tabi eski sahneleri uyarlarken kullanılan efektler bir harika olmuş. Özellikle bir kaç yerde kullanılan, kameranın karakter ile birlikte dönmesi olayına bayıldım. Zaten söylememe bile gerek yok; bu filmi kesinlikle IMAX'de izlemelisiniz. Bu dönemde böyle güzel efektli fakat 3D olmayan bir filmi IMAX'de bulmak zor.

Serinin en başına dönüp baktığımda 14 sene geçtiğini görüyorum ve o filmi daha gün gibi hatırlıyorum. Artık bu seri, bana da yılların nasıl geçtiğini hatırlatır oldu özellikle Mia ve Letty'nin harbi harbi yaşlanmış olduklarını gördükten sonra:) Fakat tabi ki hiç yaşlanmayanlar, her filmde olduğu gibi bunda da, modifiye arabaların yanında dans etsinler koydukları olmazsa olmaz ablalar. Onlarda fazlasıyla görevlerini yerine getirmişler:) Modifiye araba hikayesi az olsa da yine de araba severli doyurdu diyebilirim film için. Eskilerden hatırladığımız Toyota Supra ve Nissan Skyline GTR'ı bol bol gördük filmde. Arabaların yanında bir parantez de müziklere açmak lazım. Gidilen her mekana uygun çok güzel müzikler seçmişler yine. Gece yarısı yarışları esnasında çalan undergroundlar, sahil kenarı sahnelerinde çalan bandaleros ve Orta Amerika müzikleri, Japonya'da çalan Tokyo Drift büyük keyif verdi.

Evet şimdiye kadar bahsetmediğim bir isim var farkındayım. Hem assolisti muhabbetinden, hem de karakteri gözümün önünde geldikçe hüzünlendiğim için Paul Walker'ı en sona bıraktım. İzlediğim her sahnede hüzünlendim ve filmin sonlarındaki o kumsal sahnesinde nerdeyse gözlerim doldu. Bu serinin baş kahramanı, olmazsa olmazı, hayat dolu bir insan kaybettik. Dünyada daha önce ölmesi gereken bir dolu insan varken böyleleri önce gidiyor işte ne yazık ki :( Yanlış hatırlamıyorsam sadece 3. filmde yoktu Brian O'Conner karakteri. Çekimler esnasında hayatını kaybettiği için senaryonun değiştirileceğini ve çok büyük ihtimalle filmde karakterinin öldürüleceğini düşünüyordum fakat Paul Walker için şahane bir son hazırlamışlar. Filmde öldürüp kendisini kötü hatırlatmak yerine ailesi için yaptığı işi bırakan ve ekiple yolları ayrılan bir karakter çizmişler Paul için. Sahilde ailesiyle oynarken onu izleye ekip arkadaşları ve ailesi, hüzünlü halleriyle sanki Brian'ın aralarından ayrılmasına değil de Paul'un ölümüne üzülüyor gibiydiler. Zaten o sahne, Paul'un gerçek hayatından bir sahnesi gibiydi; ailesini çok sevmesi fakat onlardan ayrılması... Filmin son sahnesinde ise Dominic ile birlikte son bir sürüşe çıkıyor Brian ve ikiye ayrılan yolda, yolları ayrılıyor, ne yazık ki sonsuza dek. O sahnede Paul Walker'ın ilk filmde kullandığı efsane Toyota Supra'nın bembeyaz, tertemiz, modifiyesiz bir halde olması, ayrılıştan sonra kameranın onu takip edip okyanus ve gökyüzünün bir beyazlıkta birleşip filmin sonlanması, şahane olmuş. Paul için hak ettiği, harika bir veda hazırlamışlar. Eski filmlerdeki Paul Walker'ın yer aldığı sahneleri art arda koymaları boğazımı düğümledi resmen.  Son sahne, kendisini o ailen biri gibi hisseden bir çok insanı çok etkilemiştir eminim. Elveda güzel insan. Bu seri sensiz devam ederse izler miyim bu sefer emin değilim. İçimden bir ses Schumacher - Formula 1 ayrılışı sonrası bu spordan kopuşumu bu film serisinde de yaşayacağım diyor. Toretto'nun filmdeki son repliğiyle yazımı noktalayayım, For Paul...


I used to say I live my life a quarter mile at a time and I think that's why we were brothers - because you did too. No matter where you are in this world, whether it's a quarter mile away or half way across the world. The most important thing in life will always be the people in this room, right here, right now. Salute mi familia. You'll always be with me. And you'll always be my brother.


( Furious 7, The Fast and The Furious, Paul Walker, Vin Diesel, Jason Statham, Dwayne Johnson, Los Angeles, Toyota Supra, Brian O'Connor, Dominic Toretto, Tokyo Drift, Modifiye )