Coğrafya ve Vize
Londra, herkesin bildiği gibi İngiltere'nin başkenti. Fakat bu bölgede, "ülke" dışında, kafa karıştıran farklı bir kaç kavram da. Öncelikle kısaca bunlardan bahsedeyim. Londra, adı "İngiltere" olan ülkenin başkenti. Fakat bu bölgeye geldiğinizde daha çok Birleşik Krallık (United Kingdom)'ı duyacaksınız muhtemelen. Bir de Büyük Britanya (Great Britain) var :) Yandaki haritada detaylı bir şekilde gösteriyor aslında. İngiltere, İskoçya ve Galler'in bulunduğu büyük adaya Büyük Britanya; buna Kuzay İrlanda'yı da eklerseniz Birleşik Krallık oluyor. İrlanda, Kuzey ve İrlanda Cumhuriyeti'nden oluşan ayrı bir ada ve bu da komple işin içine girince British Isles kavramı ortaya çıkıyor. Bunları söylememdeki asıl sebep şu: vize! İngiltere'yi ziyaret etmek için UK (Birleşik Krallık) vizesi almanız gerekecek ve en az 6 aylık alacaksınız. Vize almak çok zor değil, belgeler vs. belli fakat aldığınız nefes için bile ekstra para isteyecekler bunu bilin. Normal başvurular 15 iş gününde sonuçlanıyor. Bu vizeyle İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzay İrlanda'ya girebiliyorsunuz. Normalde Birleşik Krallık vizesi ile meşhur Dublin'in de olduğu İrlanda Cumhuriyeti'ne giriş yok fakat İrlanda Cumhuriyeti ve İngiltere arasındaki bir anlaşma gereği, 30'a yakın ülkeye ekstra bir ayrıcalık tanınmış ve UK turist vizeniz ile, İngiltere üzerinden İrlanda'ya girebiliyorsunuz. Öncelikle bir kere İngiltere'ye giriş yapmanız gerekiyor ama. Sonrasında ise istediğiniz gibi direkt uçuşla bile İrlanda Cumhuriyeti'ne gidebilirsiniz. Unutmayın, bu sade turist vizesi için geçerli. Örneğin benim gibi çalışma vizesi ile geldiyseniz Dublin'e gitme hayalleriniz bir başka bahara kaldı demektir :(
Havalimanları
Evet vize işlerini bir kenara bırakıp Londra'ya gelelim. Londra, toplamda 6 adet havalimanına sahip. Bizi ilgilendirenler ise Heatrow, Gatwick, Luton ve Stansted. Luton ve Stansted merkeze diğerlerine göre daha uzakta ve zorunlu olmadıkça tercih etmeyin. 40-50 lira ucuza buraya uçan bir uçuş sonrası merkeze gelmek için 20 GBP vermek zorunda kalabilirsiniz. Merkeze en rahat ulaşımı olan Heatrow Havalimanı. Buradan Piccadily metro hattını kullanarak metro ile merkeze gelebilirsiniz. 2. tercihiniz ise, benim de kullandığım Gatwick olmalı. Buradan da merkez Victoria İstasyonu'na 30-35 dakika gibi bir sürede trenle gelebilirsiniz. Ulaşım kartınız, temassız kredi kartınız ya da Oyster'ınız (Bunlardan birazdan bahsedeceğim:) varsa tek yön 8.10 GBP.
Hava Durumu
Londra, kuzeyde ve okyanusa kıyısı olması sebebiyle soğuk. Yazın bile geldiğinizde hiç boşuna kısa şort, ince bluz falan getirmeyin. Bu yazdıklarımı Temmuz ortası, Ağustos başında yazıyorum öyle hesap edin. Yerel insanlarla konuştuğumda şunu öğrendim. Londra'da yaz, Wimbledon teniz turnuvası boyunca sürermiş. Turnuva bitince yaz mevsimi de sonbahara dönmeye başlarmış. Turnuva genelde Temmuz başında başlar ve Temmuz ortasında biter. Temmuz ortasında Londra'ya indiğimde herkes parmak arası terlik ve kısacık şortlarla dolaşırken 1 hafta sonra herkes kaban giymeye başladı :) Bunu söylerken tabi ki istisnalar olabilir fakat genel olarak yazın geliyorsanız serin bir yaz ve sonbahar havası bekleyin. Bir de her daim yağmur yağma ihtimali var. Park vs. gezmek için planlarınızı, o günün sabahı hava durumuna bakarak yapın. Yoksa gününüz heba olabilir. Yağmur her an yağma potansiyeline sahip. Bir de tamamen bulutlu bir havada güneş yanığı olabilirsiniz :) İnanın ben de anlamadım buranın havasını, 4 mevsime de hazır olun :) Her zaman yanınızda bir yağmurluk, şemsiye bulunsun.
Ulaşım
Londra demek ulaşım demek. Şehir büyük. Bazı yerlere yürüyerek gidebiliyorsunuz fakat genel olarak hayatınız metro ve otobüslerde geçecek. Londra, devasa bir ulaşım hattına sahip. Zaten metro haritasına ilk baktığınızda çok korkacaksınız. Kaldıkça alışıyorsunuz ama. Şehirde metro, tramvay, tren, otobüs ve hatta havaray ile ulaşamadığınız yer yok gibi bir şey. Metrolar gece 12'ye kadar çalışıyor. Bazı hatlar için gece metroları var ve bunlar da Cuma ve Cumartesi geceleri çalışıyor. Otobüsler ise 24 saat kullanılabilir fakat geceleri otobüs seferleri de azalıyor. Bu karmaşık ulaşım haritasını kolay hale getirmeniz için ise bir uygulama yeterli: Citymapper. Ne yapıp edip gitmeden bu uygulamayı kurun. Tek yapmanız gereken gideceğiniz yeri aratmak ve uygulama ise bütün ulaşım opsiyonlarını söyleyecek. Hem ücret hem de süre bilgisini de göreceksiniz. Hatta Uber'in fiyatını bile söylecek size. Bu uygulama olmazsa olmazınız olmalı. İkinci önemli nokta ise seyahat kartları. Londra'da Oyster adında bir kart var. Bu kartı merkezdeki hemen hemen her istasyondan, hatta bazı büfelerden elde edebilirsiniz. Bir kart ücreti var ve satın aldıktan sonra kredi kartınızla, her metro girişinde bulunan kiosklardan içine para yükleyebiliyorsunuz. İşiniz bitince de hem kart ücretini hem de içinde kalan parayı iade alabiliyorsunuz. Oyster'ı, metro, tramvay, havaray, otobüs gibi tüm ulaşımlarda kullanabilirsiniz. Bazı tren seyahatlerinizde de kullanabilirsiniz. Örneğin yukarıda bahsettiğim Gatwick Havalimanı - Victoria treni, normal bilet alırsanız 15 GBP, Oyster kullanırsanız 8,10 GBP. Bu kartı da aynı Akbil gibi okutuyorsunuz. Metro ve tramvay kullanırken hem girişte hem çıkışta, otobüs kullanırken sadece girişte okutuyorsunuz. Eğer metroda çıkışta okutmazsanız gişelerden geçemezsiniz haberiniz olsun. Ayrıca Londra'da temassız kredi kartı kullanımı çok yaygın. Bunun bir getirisi olarak Oyster kullanabildiğiniz turnikelerde temassız özellikli kredi kartınızı da kullanabilir, girişte çıkışta kredi kartınızı okutup Oyster kullanır gibi geçiş yapabilirsiniz. Fakat Oyster'ın indirimlerinden faydalanmak için aynı kredi kartını kullanmanız şart. Ayrıca Android ve iOS telefonlarınızla da NFC ile ödeme yapabilirsiniz.
Londra Metro Haritası (TFL) |
Ulaşımla devam edersek, böylesine büyük bir metro ekosistemini işletmek kolay değil. O nedenle aksaklıklar ve değişiklikler her zaman oluyor buna alışın. 30 dakikada gideceğiniz bir yere bir anda 1 saatte varabilirsiniz. A hattına binersiniz, 3 durak sonra hattınız bir anda B hattına dönüşür. İneceğiniz duraktan 2 durak önce "Son Durak" anonsu duyabilirsiniz. Bu nedenle gözünüz uyarı ve yazılarda, kulağınız da anonslarda olsun. Ulaşım genel olarak çok yorucu. Metro aktarmaları, metroların sıcaklıkları vs. sizi çok yoracak ve boğacak buna hazırlıklı olun fakat istediğiniz her yere de metroyla gidebileceksiniz. Metro yerine otobüs de tercih edebilirsiniz. Londra'nın meşhur 2 katlı otobüslerine zaten kesin binin fakat özellikle merkezi yerlerde bir yerden bir yere gitmek çok zaman alıyor. Hiç abartmıyorum, yürüyerek otobüsten daha hızlı gidebiliyorsunuz bazı yerlerde. Çok fazla trafik ışığı var. Fakat otobüs ücretleri de metrodan daha ucuz ve 1 aktarma da ücretsiz.
Bisiklete olayına gelirsek, şehrin çok bisiklet dostu bir şehir olduğunu söyleyemeyeceğim. Bir Amsterdam ya da Barcelona gibi her yerde bisiklet yolları yok. Parkların bir çok bölümünde bile bisiklet sürmek yasak. Genel olarak arabalarla birlikte yolda gitmeniz gerekiyor. Bu da özellikle bisiklet tecrübesi olmayan kişiler için, hem de ters yönden akan trafikte büyük tehlike demek. Ama bir çok şehirde bulunan günlük bisiklet kiralama opsiyonu Londra'da da var. Santander bisikletlerini sadece kredi kartınızla günlük 2 GBP'ye kiralayabilir, yarım saati geçirmeden ücretsiz kullanabilir sonra başka bir durağa bırakıp yine aynısını yapabilirsiniz. 24 saat sadece 2 GBP. Fakat şunu unutmayın, Londra trafiği, gerçekten yoğunluk ve saygısızlık olarak İstanbul trafiğini aratmayacak cinsten. O nedenle yaya ya da bisikletli olarak çok dikkatli olun. Arabaların ters şeritten gittiğini hiç bir zaman unutmayın. Bazı yerlerde karşıya geçmeden önce "Sağa Bakın" ya da "Sola Bakın" diye yazar yerlerde. Bu yazılara dikkat edin.
İnsanı
Borough Market |
Burada bir diğer durum ise iş çıkışı sosyalleşmek. Saat 17:30'da her yer boş iken 18:00 - 18:30 civarı bir anda tüm mekanlar beyaz yakalı dolar. İş çıkışı bira içmek diye bir kültür var burada. Çalışanlar, tek, iki kişi ya da grup olarak iş çıkışı bir mekana giriyorlar, birer bira içip sohbet edip çıkıyorlar. Böylece heme sosyalleşmiş oluyorlar hem de iş çıkışı yoğunluğunu atlatmış oluyorlar.
Yemek
Wagamama spesyallerinden |
Restoran dışında gün içinde ya da bazen akşam atıştırmalık ya da doymalık sandviç de yiyebilirsiniz, burada çok yaygın. Pret a Manger ya da Marks and Spencer yemek bölümlerinde bulabilirsiniz. Ayrıca şehrin her yerinde, gitmenizi tavsiye edeceğim Costa Cafe ve Cafe Nero'lar var. Buralarda 2-3 GBP civarına çok lezzetli sandviçler yiyebilir, 2 GBP civarına da kahvenizi alabilirsiniz. Eğer uzun süreli kalıyorsanız market ihtiyacınızı Sansburry's ya da Tesco'dan karşılayabilirsiniz. 75ml sular genelde 1 GBP civarı fakat gönül rahatlığıyla şişenizi musluktan doldurabilirsiniz. Londra'da musluk suyu içilebilir. Hatta bazı restoranlarda size musluk suyu bile getirebilirler bardakta.
Çok fazla seçenek var tabi ama restoran olarak önerebileceğim bir kaç yer var. Ortalama fiyatlara, temiz ve ortalamanın üstü yemek için "Frankie and Benny's"i tercih edebilirsiniz. Her yemek sonrası bir sonraki yemek için %25 de indirim kuponu verirler, bunu da kullanın. Biraz önce bahsettiğim Misato'ya kesin gidin. Japon mutfağı fakat her şey var, çok ucuz ve porsiyonlar çok doyurucu. Fish & Chips için "The Mayfair Chippy"ye gidin. yemek olarak bana çok hitap etmedi fakat eşim bayıldı lezzetine buranın. Zaten girişte de bi dolu Michellin, Tripadvisor vs. sticker'ı göreceksiniz. 15-16 GBP civarı porsiyonlar. Gerçekten tıka basa ete doymak istiyorsanız "Bodean's" gidin. Şehirde bir kaç tane var. Ortam çok barbarca onu söyleyeyim, kibar bir ortam beklemeyin. Her taraf hunharca barbekü yiyen insanla dolu fakat et bir harika. Logosunda domuz resmi var ama çok doyurucu Beef opsiyonları da var. Yine uzakdoğu isterseniz Wagamama'yı da öneririm. Buranın yemekleri de oldukça doyurucu. Yine ucuza, otantik yemekler yemek isterseniz Borough Market'i şiddetle tavsiye ederim. Bir dolu mutfaktan sokak yemekçisi var burada ve 4-5 GBP'ye çok doyurucu afrika yemekleri falan yiyebilirsiniz. Yerel bir İngiliz Pub'ı için de "Nag's Head"e gidebilirsiniz.
Gezilecek Yerler
Burada sadece isim vereceğim. Zaten herhangi bir blogda bulabilirsiniz turistik yerleri. Tek söyleyeceğim, devlete ait olan müzeler ücretsiz, diğer her şey ücretli. Ücretli aktiviteler için 20 GBP civarı ücretleri gözden çıkarmanız lazım. Açık söyleyeyim baya koyuyor insana. Ben hepsine giderim, vaktim de var diyorsanız London Pass alabilirsiniz. O zaman baya ucuza geliyor. Diğer bir yöntem ise gün içinde tren kullandıysanız, tren biletini göstererek 2 aktiviteye tek ücret verebiliyorsunuz ya da iki kişi için tek kişi ücreti. Bazı aktiviteler için çikolata kutularında falan indirimler olabiliyor onları takip edebilirsiniz. Meşhur British Museum, Natural History Museum ve National Gallery ücretsiz. Diğer herşey ücretli :) Big Ben, Westminster Abbey, Tower Brige gibi yerlerin resimlerini falan çekebilirsiniz tabi ama içlerine girmek paralı. Londra'daki bence en mükemmel ücretsiz aktiviteler ise parklar. Ben bu kadar güzel parklara sahip bir şehir daha hatırlamıyorum. Meşhur Hyde Park'a gidebilir, gerçek geyiklere 1-2 m yaklaşmak isterseniz, Yosemite ayarında Richmond Park'a gidebilir, sincaplara dokunmak, onları sevmek isterseniz Regents Park'a gidebilirsiniz. Yetmezse St. James's Park var, Green Park var... Parka doyacaksınız burada onu söyleyeyim. Eğer eğlence sever bir insansanız ve ABD'deki Disneyland tarzı roller coaster falan istiyorsanız Thorpe Park'a gidebilirsiniz. Çok fazla turist olacak ve başka bi şehirde gittiyseniz belki verdiğiniz paraya değmeyecek fakat içinde Atatürk'ün de balmumu heykelinin olduğu Madame Tussaud's a gidin bence.
Aklıma gelen gezilecek yerleri de buraya şöyle not düşeyim:
Big Ben, London Eye, Buckingham Palace, Westminster Palace & Abbey, Trafalgar Circus, Piccadilly Circus, St. James's Park, National Gallery, Tower of London, Tower Bridge, Thames River, St. Paul Cathedral, National History Museum, King's Cross Station, Holland Park, Harrods, Notting Hill, Oxford Street, Richmond Park, Hype Park, Covent Garden, Madame Tussaud's, Soho, Green Park, British Museum, Victoria&Albert, London Zoo...
Son Notlar
Merkezden bir yerden yerel bir telefon hattı almanız avantajınıza olur. Internet her yerde lazım olabiliyor çünkü. Her bakkalda en ucuz hat olan Lyca Mobile'ı bulabilirsini. Ben biraz pazarlıkla EE operatöründen 12GB 100DK Sınırsız SMSli hattı 15 GBP'ye almıştım. Gelelim alışveriş kısmına. Alışveriş için çok uygun bir yer değil bence Londra. Bazı şeyler ciddi ucuz fakat kur farkından dolayı beliniz bükülüyor. İlla ki bir şeyler alacağım derseniz meşhur Primark var oraya gidin. Bizim oraların LCWaikiki ayarında bir yer fakat ihtiyacınız olması durumunda kıyafetler ciddi ucuz. Hediyelik eşya için Oxford Caddesi'ni tercih edebilirsiniz, bi dolu dükkan var. Ayrıca buraya kadar gitmişken de Ben's Cookies'in enfes kurabiyelerinden yemeden dönmeyin :) Belki biraz pahalı gelecek fakat imkanınız olursa bir müzikale gidin. Ben Mamma Mia! ya gittim ve gerçekten çok eğlendim, şahaneydi.
Ben kullanmıyorum fakat arkadaşlardan biliyorum, eğer sigara içiyorsanız, burada içmeyin :D Ya da kutu kutu sigara getirin yanınızda çünkü bir kutu sigara 10 GBP civarı (Evet yaklaşık 50TL). Kullananlar için Londra elektronik sigaranın en önemli lokasyonlarından. Likit vs. falan ucuza bulabilirsiniz burada.
Londra'nın simgesi çift katlı otobüsler hala her yerde var fakat bir kaç sene önce bu otobüsler yenilendi. Fakat 15. otobüs hattında hala bir kaç tane eski otobüsten var. Muavin anonsları yapıyor, bilet kontrolleri kapıda yapılıyor falan. Nostalji yaşamak isteyenler kaçırmasın. Bu arada sakın "hop on hop off" otobüslere para vermeyin. Atlayın normal bir otobüse, üst katına çıkın, aynı keyfi alabilirsiniz.
Eğer zamanınız çoksa ve otobüs yolculuğunu dert etmezseniz Manchester ve Liverpool'a 5 GBP gibi komik ücretlere gidebilirsiniz. Ayrıca otobüsle bir saat mesafedeki Oxford'a da gidin derim. 1-2 hafta öncesinden bilet alırsanı gidiş geliş 2 GBP'ye otobüs bulabilirsiniz. Meşhur üniversiteyi ve sanki zamanın durduğu Oxford bölgesini görebilirsiniz. Megabus'ın websitesini bir ziyaret edin derim.
Bir parantez de British Museum'a. Beni Louvre'dan bu yana en tekileyen müze oldu diyebilirim. Herkes adamlara hırsız diyorlar bu kadar eseri çaldıkları için fakat ben başka türlü bakıyorum olaya. O eserler zamanında o bölgelerden alınmasaydı, belki de bugün yok olmuş, bir bomba patlamasıyla yerler bir olmuş ya da zarar görmüş olacaklardı. Bu şekilde koruyup kollayıp üstüne bir de ücretsiz bir şekilde giriş imkanı tanıyorlar daha ne olsun! Özellikle gerçek mumyaların bulunduğu Mısır ve Asur bölgeleri çok etkileyici. Doya doya gezmek için 1-2 gününüzü ayırın derim. Ben azar azar gezerek, toplamda 3 günde bitirdim.
Son bir not. Buralara kadar gelmişken bir futbol maçı izlemeden dönmeyin. Paranıza kıyın ve gidin. İnsan gibi giriş çıkış yapabildiğiniz, yemeğinizi yiyip içeceğinizi rahat rahat içtiğiniz, biletinizde yazan yere GERÇEKTEN oturup saygısızlık olmadan rahat rahat dünyanın en keyif veren futbol oyununu yerinde izleme imkanı bir daha gelmez. Bu fırsatı tepmeyin. Ayrıca eğer tarihleriniz uygunsa, kort biletiniz olmasa bile Wimbledon Teniz Turnuvası'na gidin. En azından Henman Hill'de herkesle birlikte çimenlerde dev ekrandan maç izleyip kremalı çilek yiyin.
Yorulun, para harcayın ve Londra'nın tadını çıkarın. Diğer Avrupa şehirleriyle fazla kıyaslamayın. Buranın kendine özgü bir tarzı var. Biraz yoran, biraz insanı boğan ama yine de keyifli. Siz de keyif almaya bakın.
( Londra, Arsenal, Chelsea, Futbol, Seyahat, Gezi, İngiltere, Birleşik Krallık, Big Ben, London Eye, Buckingham Palace, Westminster Palace & Abbey, Trafalgar Circus, Piccadilly Circus, St. James's Park, National Gallery, Tower of London, Tower Bridge, Thames River, St. Paul Cathedral, National History Museum, King's Cross Station, Holland Park, Harrods, Notting Hill, Oxford Street, Richmond Park, Hype Park, Covent Garden, Madame Tussaud's, Soho, Green Park, British Museum, Victoria&Albert, London Zoo )
Reserved :)
YanıtlaSil